30 Mayıs 2015 Cumartesi

Kıyamet Günü Üç Kişi

Ebû  Hureyre  radıyallahu anhu,  Rasûlüllâh  sallallahu aleyhi ve sellem’den  şöyle  buyurduğunu  rivayet  etmiştir:

‘Yüce  Allah  şöyle  buyurur:  Kıyamet  günü  üç  kişinin  karşısında  olurum. Benim  adımı  vererek  anlaşan  sonra  da  anlaşmaya  uymayan  kişi,  hür  birini köle  olarak  satıp  parasını  yiyen  kişi,  işçi  tutup  işini  gördüren  ve  ücretini vermeyen  kişi.’

Sahih.  Buhârî  (2227)  Ahmed  (2/358).

15 Mayıs 2015 Cuma

Bir kimsenin ilimsiz bir şekilde Allaha davet etmesi imkânsızdır.

Allâme Şeyh Muhammed b. Sâlih el-Useymîn rahimehullaha soruldu:

Soru: Vakti Allah azze ve celleye davete harcamak mı daha efdaldir, ilim talebi için harcamak mı daha efdaldir?

Cevap: İlim talebi daha efdal ve daha önceliklidir. Ayrıca ilim talebesinin, bir yandan ilim tahsil edip diğer yandan davet yapması mümkündür. Ancak kişinin ilimsiz bir şekilde Allaha davet etmesi imkânsızdır. Yüce Allah şöyle buyurur: De ki: İşte bu benim yolumdur! Basîretle Allaha davet ederim. [Yûsuf, 108]

İlimsiz davet nasıl olabilir? İlim olmadan hiç kimse ebediyen Allaha davet yapamaz. Kim ilimsiz davete kalkışırsa başarılı olamaz.

[Kitâbul-İlm (s: 145)]

10 Mayıs 2015 Pazar

Hariciler Tekfir Edilirler mi?


Bazı sahabelerin savaşlarda öldürülen haricileri tekfir ettikleri sabit olmuştur.

Ebû Gâlîb dedi ki: “Ebû Umame radıyallahu anh dedi ki: “Öldürülen Haricîler, gök tabakası altında öldürülenlerin en kötüleridir. Öldürülen insanların en hayırlısı da Ha­ricîlerin öldürdüğü kimselerdir. Hâriciler Cehennem ehlinin köpekleridir. Bunlar müslüman idiler sonra kâfir oldular.” Ebû Galib diyor ki: “Ben Ebû Umâme'ye: “Bu söz, senin söylediğin bir şeydir!” dedim. Ebû Ümame radıyallahu anh: Hayır! Ben bu sözü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den işittim, dedi” İbn Mâce (176) el-Elbani hasen demiş, Şuayb el-Arnaut: sahih demiştir.

Şeddad b. Abdillah b. Ebi Ammar’dan: “Ebu Umame el-Bahili radıyallahu anh’ın Dımaşk kapısı yanında Haricilerin başında durduğuna ve şöyle dediğine şahit oldum: “Cehennem köpekleri! (Bunu üç defa söyledi) Onların öldürdüğü kimseler öldürülenlerin en hayırlılarıdır.” Gözleri yaşardı. Birisi ona: “Ey Ebu Umame! Onların cehennem köpekleri olduğunu söylemen, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittiğin bir şey mi yoksa kendi görüşün mü?” dedi. Ebu Umame radıyallahu anh dedi ki: “Şayet size söylediğimi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir, iki, üç sefer (böylece yediye kadar saydı) işitmeseydim büyük bir cürette bulunmuş olurdum.” Adam: “Gözlerinin de yaşardığını gördüm” dedi. Dedi ki: “Onlar müminler iken imanlarından sonra küfre girdiler. Sonra “Fırkalara ayrılan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra ihtilaf edenler gibi olmayın.” (Al-i İmran 105) ayetini okudu." (Hasen. Hakim (2/163) Taberani (8/267)
Hallal es-Sunne’de (s.145 no:111)

Yusuf b. Musa’dan rivayet ediyor: Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel’e: “Hariciler kafirler midirler?” diye soruldu. Ahmed: “Onlar marikadır (okun yaydan çıktığı gibi çıkanlardır)” dedi. “Peki kafirler midirler?” denildi. Ahmed dedi ki: “Onlar okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkanlardır.” Es-Sunne muhakkiki Dr. Atiyye ez-Zahrani: isnadı hasendir dedi.

Yine Hallal es-Sunne’de (no:112) Muhammed b. Ebi Harun’dan rivayet ediyor: “İshak dedi ki: Ebu Abdillah (Ahmed b. Hanbel’e) Haruriler ve marika tekfir edilirler mi? diye soruldu. Dedi ki: “Beni bu sorudan muaf tut ve hadiste geleni söyle.” Muhakkiki isnadının sahih olduğunu söylemiştir. Ayrıca İbn Hâni de bunu Mesail’inde rivayet etmiştir.

Şeyhulislam İbn Teymiyye Fetava’sında (28/518) şöyle demiştir: “Ümmet, Haricileri kötülemede ve onları sapık görme hususunda ittifak etmişlerdir. Fakat tekfir edilmeleri hususunda iki görüş üzerinde ihtilaf etmişlerdir. Malik, Ahmed ve Şafii’nin arasında onların tekfirleri hususunda ihtilaf vardır. Bu yüzden hariciler hakkında Ahmed’den ve başkalarından iki kavil vardır;
Birincisi: onlar bagilerdir.
İkincisi: onlar mürtedler gibi kafirlerdir, öldürülmeleri caizdir, onlardan esir alınanları öldürmek caizdir, kaçanları takip edilir, güç yetirilenleri mürtedler gibi tevbe ettirilir, tevbe etmezlerse öldürülürler.
İmam Acurri rahimehullah eş-Şeria’da şöyle demiştir: “Eski ve yeni âlimler, haricilerin kötü bir topluluk olduklarında, namaz kılsalar da, oruç tutsalar da, ibadetlerde gayretli olsalar da bunların kendilerine faydası olmayıp, onların Allah Azze ve Celle’ye ve Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem’e isyan eden kimseler olduklarında ihtilaf etmemişlerdir.  İyiliği emredip kötülüğü yasaklamayı izhar etseler de bu onlara fayda vermez. Zira onlar Kur’an’ı hevalarına göre tevil eden bir kavimdir. Hariciler ve onların mezhebinde olan kimseler necis, pislik, şirret kimselerdir, eskide ve yenide bu mezhebin pisliklerine diğer hariciler varis olmuşlar, yöneticilere karşı huruç etmişler ve Müslümanların öldürülmesini helal saymışlardır.
Ümmetin cumhuru onların kafir olduklarına hükmetmiştir. Bu konudaki delil, gelen hadislerdir.
Alî b. Ebî Tâlib radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim: “Âhir zamanda yaşları genç, akılları ermez bir kavim meydana çıkacak. Bunlar mahlûkatın en hayırlı sözlerini söyleyecek, Kur'ân okuyacaklar fakat okudukları Kur'ân gırtlaklarından aşağı geçmeyecek. Dînden, okun avı delip geçtiği gibi çıkacaklar. Böylelerine rastladınız mı hemen öldürün. Çünkü onları öldürenlere kıyamet gününde Allah indinde büyük ecir vardır." Buhârî (3611, 6930) Muslim (1066)
Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ümmetimde iki fırka meydana gelecek, bunların arasından biri dinden çıkacak. Bunların katlini hakka en yakın olan fırka üzerine alacaktır.”Muslim (1065, 151)

Abdullah b. Ömer Radıyallahu anhumâ'dan, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu,:

يَنْشَأُ نَشْءٌ يَقْرَءُونَ الْقُرْآنَ لَا يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ، كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ قَالَ ابْنُ عُمَرَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ: كُلَّمَا خَرَجَ قَرْنٌ قُطِعَ، أَكْثَرَ مِنْ عِشْرِينَ مَرَّةً، حَتَّى يَخْرُجَ فِي عِرَاضِهِمُ الدَّجَّالُ
“Öyle genç bir cemâat türeyecek ki Kur'an okuyacaklar. Fakat okudukları Kur'an onların boğazlarının çemberlerinden öteye geçmeyecektir. Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazınmalıdır.” İbn Ömer dedi ki: Ben Rasûlulah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den: “Onlardan bir grup çıktıkça hemen kökleri kazınmalıdır” fıkrasını yirmi defadan fazla işittim. İbn Ömer radıyallahu anhuma bundan sonra Rasûlullah'ın buyurduğu hadisin son parçasını şöyle nakletti: “Nihayet bu cemâatin sürdürdüğü hile ve aldatma esnasında veya onların askerleri arasında Deccal çıkıverecektir. (Sahih. İbn Mace (174) Elbani de sahih olduğunu belirtmiştir. Sahihu Camii’s-Sağir (6/362. Hadis no:8027) Zevâidu İbn Mace’de Hafız Busayri şöyle demiştir: Bunun senedi sahihtir. Buhari bunun bütün râvilerini hüccet saymıştır)

Hafız İbn Hacer, el-Feth’de (12/313) haricilerin kafir olduklarını söyleyen Buhârî gibi alimlerden bir topluluğu zikretmiştir. Haricileri tekfir edenlerden biri de Hafız Ebu Bekr İbnu’l-Arabi’dir. Hafzı İbn Hacer der ki: “Bu hususu Kadı Ebu Bekr b. el-Arabi, Tirmizi şerhinde açıklamış ve: “Doğrusu hariciler kafirlerdir. Zira hadiste “İslam’dan çıkarlar” buyruluyor.

Yine: “Onlara yetişirsem Ad kavminin öldürüldüğü gibi onları öldürürdüm” buyrulmuştur. Bir lafzında “semud kavmi gibi” geçer. Her iki kavim de kafirler olarak helak edilmişlerdir.

Yine hariciler hakkında: “Onlar mahlukatın en şerlileridir” buyrulmuştur. Bununla ancak kafirler nitelenir. “Onlar Allah’ın en çok buğzettiği kimselerdir” buyrulmuştur. Çünkü onlar kendilerinin itikadına muhalefet eden herkesi kafirlik ve cehennemde ebedi kalmakla suçlarlar. Bu ismi (kafir ismini) onlardan daha çok hak eden yoktur.”

Yine es-Subkî de haricileri tekfir edenlerdendir. Hafız İbn Hacer’in nakline göre es-Subki Fetvas’ında şöyle demiştir: “Haricilerin ve Gulat Rafizilerin kafir olduklarının göstergesi, meşhur sahabeleri tekfir etmeleri, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in onlar hakkındaki cennetlik olduklarına dair şahitliğini yalanlamalarıdır.” İbn Hacer dedi ki: bu bana göre sahih bir delil getirmedir.”

Yine İmam Kurtubi el-Mufhim’de: “Haricilerin tekfir edilmeleri hadisteki en açık husustur” demiştir.

Yine Kurtubi şöyle demiştir: “Haricilerin tekfir edilmeleri, onlarla savaşılması, mallarının ganimet edilmesi, Hadis ehlinden bir grubun görüşüdür. Haricileri tekfir etmeyenler, onların isyancı bagiler oldukları, çünkü birliği bozarak harp açtıkları görüşündedirler.”

Yine el-Hasen b. Muhammed b. Ali, bir rivayete göre Şafii ve İmam Malik ile Hadis ehlinden bir taife haricileri tekfir etmişlerdir. Bkz.: el-İbanetu’s-Suğra (152) eş-Şifa (2/1057) el-Mugni (12/239)

Muasırlardan ise Şeyh Abdulaziz b. Baz rahimehullah haricileri tekfir edenlerdendir.
Özetle: Haricilerin İslam'dan çıkacakları hadiste haber verilmiştir. Bu haber bazı hariciler hakkında gerçekleşmiş, Müslümanların kanlarını, mallarını ve namuslarını helal saymışlardır. Haricileri tekfir eden alimler de bu yüzden tekfir etmişlerdir.

9 Mayıs 2015 Cumartesi

EDİLLEYİ ŞERİYE VE İÇTİHADIN TARİFİ


İÇTİHADIN LUGAVİ VE ISTILAHİ MANALARI

İÇTİHAD : lugat olarak ; Meşakkat, Vus’at, Takat, Çaba, Uğraş ve Zorluk manalarına gelir.
İÇTİHAD : Istılahi olarak ; Kur’an ve Sünnet’e baş vurarak, dini meseleleri öğrenme hususundaki sarfedilen çaba ve gayretin adıdır.

Edilleyi şeriye denildiği zaman, bunun bizdeki manası : ’’… Allah’a kulluk vazifesini yerine getirirken, muhatabı olduğumuz emir ve nehiylerin kaynak olarak kabul edildiği deliller anlamınadır. Ve bunun adı da ; Kitap ve Sünnet’tir. Bunun haricinde biz, katiyetle ibadet adı altında Allah’a takdim ettiğimiz eylemleri isbat edecek başka bir kaynağın olduğunu kabul etmiyoruz. “ Yani, hüküm koymada olsun, ibadet şekil ve şemalini belirlemede olsun, Kitap ve Sünnet’ten başka edilleyi şeriyye kabul etmiyoruz. Bununla beraber ; “ helal ve haram konusunda da aynen, Kitap ve Sünnet’in dışında bize helal ve haram sınırları çizecek bir delil, bir kaynak asla kabul etmiyoruz. “ Neden ?.... 
Çünkü şari olan Allah’u Taala bizim için şer’i kaynağın vahye dayalı olan Kitab ve Hikmet olduğunu belirlemiştir. 

Rabbimiz şöyle buyurmaktadır : ﻦِّﻣ ﻢُﻜْﻴَﻟِﺇ َﻝِﺰﻧُﺃ ﺎَﻣ ْﺍﻮُﻌِﺒَّﺗﺍ ِﻪِﻧﻭُﺩ ﻦِﻣ ْﺍﻮُﻌِﺒَّﺘَﺗ َﻻَﻭ ْﻢُﻜِّﺑَّﺭ َﻥﻭُﺮَّﻛَﺬَﺗ ﺎَّﻣ ًﻼﻴِﻠَﻗ ﺀﺎَﻴِﻟْﻭَﺃ “ Rabbinizden size indirilene tabi olun,O nun dışında dostlar edinipte onlara tabi olma yın.Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. “
A’RAF : 3

Farkında iseniz bu Ayet, kendisine tabi olunması gereken ölçünün, kaynağın Allah’tan indirilen şey olması gerektiğini bizlere anlatmaktadır. İkinci olarak zikredeceğimiz şu Ayet’i kerimelerde ise, indirilenin ne olduğu anlatılmaktadır : …….” َﻝَﺰﻧَﺃَﻭ ُﻪّﻠﻟﺍ َﻚْﻴَﻠَﻋ َﺏﺎَﺘِﻜْﻟﺍ َﺔَﻤْﻜِﺤْﻟﺍَﻭ َﻚَﻤَّﻠَﻋَﻭ ﺎَﻣ ْﻢَﻟ ْﻦُﻜَﺗ ُﻢَﻠْﻌَﺗ َﻥﺎَﻛَﻭ ُﻞْﻀَﻓ ِﻪّﻠﻟﺍ ًﺎﻤﻴِﻈَﻋ َﻚْﻴَﻠَﻋ “ ……. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür. “ NİSA : 113

َﻻَﻭ ْﺍَﻭُﺬِﺨَّﺘَﺗ ِﺕﺎَﻳﺁ ِﻪّﻠﻟﺍ ًﺍﻭُﺰُﻫ ْﺍﻭُﺮُﻛْﺫﺍَﻭ َﺖَﻤْﻌِﻧ ِﻪّﻠﻟﺍ ْﻢُﻜْﻴَﻠَﻋ ﺎَﻣَﻭ َﻝَﺰﻧَﺃ ْﻢُﻜْﻴَﻠَﻋ َﻦِّﻣ ِﺏﺎَﺘِﻜْﻟﺍ ِﺔَﻤْﻜِﺤْﻟﺍَﻭ ﻢُﻜُﻈِﻌَﻳ ِﻪِﺑ ْﺍﻮُﻘَّﺗﺍَﻭ َﻪّﻠﻟﺍ ْﺍﻮُﻤَﻠْﻋﺍَﻭ َّﻥَﺃ َﻪّﻠﻟﺍ ِّﻞُﻜِﺑ ٍﺀْﻲَﺷ ٌﻢﻴِﻠَﻋ “ Allah'ın ayetlerini oyun - konusu - edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitab'ı ve hikmeti anın. Allah'tan korkup sakının ve bilin ki, Allah her şeyi bilendir. “ BAKARA : 231
ﺎَﻤَﻛ ﺎَﻨْﻠَﺳْﺭَﺃ ْﻢُﻜﻴِﻓ ًﻻﻮُﺳَﺭ ْﻢُﻜﻨِّﻣ ﻮُﻠْﺘَﻳ ْﻢُﻜْﻴَﻠَﻋ ﺎَﻨِﺗﺎَﻳﺁ ْﻢُﻜﻴِّﻛَﺰُﻳَﻭ ُﻢُﻜُﻤِّﻠَﻌُﻳَﻭ َﺏﺎَﺘِﻜْﻟﺍ َﺔَﻤْﻜِﺤْﻟﺍَﻭ ﻢُﻜُﻤِّﻠَﻌُﻳَﻭ ﺎَّﻣ ْﻢَﻟ َﻥﻮُﻤَﻠْﻌَﺗ ْﺍﻮُﻧﻮُﻜَﺗ “ Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.” BAKARA : 151 ﻲِﻓ ﻰَﻠْﺘُﻳ ﺎَﻣ َﻥْﺮُﻛْﺫﺍَﻭ ِﺕﺎَﻳﺁ ْﻦِﻣ َّﻦُﻜِﺗﻮُﻴُﺑ ِﻪَّﻠﻟﺍ َّﻥِﺇ ِﺔَﻤْﻜِﺤْﻟﺍَﻭ َﻪَّﻠﻟﺍ َﻥﺎَﻛ ًﺍﺮﻴِﺒَﺧ ًﺎﻔﻴِﻄَﻟ “

Evlerinizde okunmakta olan Allah'ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, latiftir, haberdar olandır.” AHZAB : 34
Zikri geçen Ayetlerin açık ifadelerinden anlaşıldığı gibi, Allah’ın tabi olunsun diye indirmiş olduğu şey ; insanların din adına sorumlu oldukları, talim edecekleri, okuyacakları ve öğrenecekleri Kitap ve Sünnet’ir. İşte edilleyi şer’iyye budur. Ve yine Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'de “ edilleyi şeriyyenin “ ne olduğunu şu açık ifadeleri ile bizlere beyan etmektedir. ﻪّﻠﻟﺍ ﻰﻠﺻ ﻪّﻠﻟﺍ ﻝﻮﺳﺭ ﻦﻋ ﻻﺃ : ﻝﺎﻗ ﻪﻧﺃ ﻢﻠﺳﻭ ﻪﻴﻠﻋ ﻪﻠﺜﻣﻭ ﺏﺎﺘﻜﻟﺍ ﺖﻴﺗﻭﺃ ﻲِّﻧﺇ ﻪﻌﻣ

“ … Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi : “ ……. dikkat edin ! bana kitap ve misli verildi. “
EBU DAVUD : 5.C.4604.N
….. ﻦﻋ ﻲﺑﺃ ﺓﺮﻳﺮﻫ ﻰﺿﺭ ﻪﻠﻟﺍ ﻰﻟﺎﻌﺗ ﻪﻨﻋ ﻝﺎﻗ ﻝﺎﻗ ﻝﻮﺳﺭ ﻪﻠﻟﺍ ﻰﻠﺻ ﻪﻠﻟﺍ ﻪﻴﻠﻋ ﻢﻠﺳﻭ ﻲﻧﺇ ﺪﻗ ﺖﻛﺮﺗ ﻢﻜﻴﻓ ﻦﻴﺌﻴﺷ ﻦﻟ ﺍﻮﻠﻀﺗ ﺎﻤﻫﺪﻌﺑ ﻲﺘﻨﺳﻭ ﻪﻠﻟﺍ ﺏﺎﺘﻛ

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular : Size iki şey bırakıyorum, bunlara sarıldığınız müddetçe asla sapıtmazsınız. Bunların biri Allah’ın Kitabı Kur’an, ikincisi benim Sünnetim. “

HAKİM : 1 . C . 93 . S - DARE KUTNİ : 3.c.4525.N

İşte bu ve emsali delillerde anlatıldığı gibi, şeriatın kaynakları Kitap ve Sünnet’tir.

Taceddin el-Bayburdi