31 Ekim 2013 Perşembe

Allah`tan başkası adına Yemîn etmenin hükmü..

Allah`tan başkası adına Yemîn etmenin hükmü..

el-Hasen ibn Muhammed radıyAllâhu anh`den, Rasulullâh sallAllâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur;

"Allah`tan başkası adına yemin eden
veya İslam`dan başka bir din üzerinde olduğunu söyleyen bizden değildir."

| Mürsel. İbn Ebi Şeybe, Musannef, (7/549); Hallal, Sunne, (1456)|

İbn `Umer radıyAllâhu anhuma`dan, Rasulullâh sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur;

"Allah`tan başkası adına yemin eden küfre
girmiştir."
| Sahih. Hakim, Mustedrek, (1/65, 117); Humeydi, Musned, (2/280)|

Sa`d ibn Ubeyde şöyle demiştir;

"Ben İbn `Umer radıyAllahu anh`ın yanında idim. Bir adam Kâ`be adına yemin etti. Bunun üzerine İbn `Umer
radıyAllahu anh dedi ki; ` Sana yazıklar olsun! Böyle yapma! Zira Ben Rasulullâh sallAllahu `aleyhi ve sellem`in şöyle buyurduğunu işittim; `Kim Allah`tan başkası adına yemin ederse şirk koşmuştur.`

| Sahih. İbn Hibban, Sahih, (10/199); Hakim,
Mustedrek, (4/330); Ebu Davud, Sunen, (3251); Ahmed, Musned, (2/69, 82, 125); Bezzar, Musned, (12/22); Tayalisi, Musned, (2008), Taberani, Kebir, (13/205)|

Tirmizi de hadisin son kısmı, `küfre girmiş ya da şirke girmiştir.`
|Bkz. Sunen, (1535), Tirmizi hasen demiştir.|

Bureyde ibn Husayb radıyAllâhu anh`den,
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuştur; `Kim emanetle yemin ederse bizden değildir.`

| Sahih. Ebu Davud, Sunen, (3253); Ahmed, Musned, (5/352); İbn Hibban, Sahih, (10/205); Hakim, Mustedrek, (4/331); Beyhaki, Sunen, (10/30); Bezzar, Musned, (10/99); Deylemi, Musned, (5267);
Ebu`ş-Şeyh, Kerem ve`l-Cud, (96); İbn Asakir,
Tarih, (53/331)|

Bu sahih hadisler; Allah`tan başkası adına yemin etmenin insanı dinden çıkaran `Büyük Şirk` ve
`Büyük Küfür` olduğunu sarih ve kat`i bir şekilde göstermektedir. Aşağıda zikredilen sebeblerden ötürü bunu `Küçük Küfür` ve `Küçük Şirk`e hamletmek caiz değildir.

1. Bu hadislerde yer alan `küfür` ve `şirk` lafızlarını
`küçük küfür` ve `küçük şirk`e hamletmek için mutlaka sahih ve sarih bir karine olması
gerekmektedir. Zira Usul ilminin mukarrer
kaidelerinden bir tanesi şudur: Kur`an ve Sünnet`te geçen lafızlar ilk olarak dinde bilinen anlamlarına hamledilirler. Ancak ne zaman lafza dinde bilinen anlamını yüklemek imkânsızlaşırsa o zaman mecaz
ya da lugat anlamlarına hamletmek caiz olur ki, bunun içinde -daha önce de dediğim gibi- sahih ve sarih bir karinenin olması gerekir. Bu usul alimleri arasında ihtilafsız kabul edilmiş bir kaidedir. Örneğin `salat` lafzının lugat anlamı `dua` iken dinde bilinen anlamı `namaz`dır. Kur`an ve Sünnet`te geçen bütün `salat` ifadeleri öncelikle dinde bilinen `namaz` anlamına hamledilmelidir.
Ancak -alimlerin çoğunluğuna göre- Allah`a izafe edildiği zaman `rahmet`, meleklere izafe edildiği zaman `istiğfar`, mu`minlere izafe edildiği zamansa `dua` anlamına gelmektedir.

Nitekim Allah Te`âlâ şöyle buyurmuştur; `Şüphesiz, Allah ve melekleri Nebiyy`e salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam
verin.` |Ahzab, 33/56|

Görüleceği üzere bu ayette salat lafzının dinde bilinen anlamına hamledilmesi manen mümkün değildir. Zira Allah`ın ve meleklerinin Nebi sallAllahu aleyhi ve sellem`e namaz kılması ve
mu`minlere de Nebi sallAllahu aleyhi ve sellem`e namaz kılmalarının emredilmesi manayı ifsat etmektedir.

İşte bu şekilde Kur`an ve Sünnet`te geçen lafızları dinde bilinen anlamlarından başka anlamlara hamletmek için karine olması gerekir. Delilsiz bir şekilde lafızları farklı anlamlara hamletmek kesinlikle hatadır.

İmam Şafi`i rahimehullah şöyle demiştir; `Zahirinin kastedilmediğini gösteren Kur`an`dan, Sünnet`ten veya icma`dan bir delil gelinceye kadar Kur`an zahiri üzeredir.`

|er-Risale, (580)|

İmam Hatib el-Bağdadi rahimehullah şöyle
demiştir; `Aksine bir delil olmadıkça hadisler
zahiri ve umumu üzere alınır.`|el-Fakih, (1/222)|

İmam Taberi rahimehullah şöyle demiştir; `Zahir anlamın terk edilerek doğruluğuna delil bulunmayan batın/gizli anlama geçilmesi caiz değildir.` |Cami`u`l-Beyan, (1/15)|

-Yukarıda zikredilen- Hadislerde yer alan `küfür` ve `şirk` lafızlarını dinden çıkarmayan `küçük küfür` ve `küçük şirk`e hamledecek bir delil olmadığı gibi
Allah`tan başkası adına yemin eden, yemin ettiği varlığı Allah`tan daha büyük gördüğü takdirde bunun büyük küfür we şirk olacağı` şeklinde yapılan te`vilin de hiçbir delili yoktur. Zira kaide, `Delil te`vil edilmeden zahiri üzere alınır.`

2. Bu hadislerde yer alan küfür we şirkin, büyük küfür ve şirk olduğunu gösteren karinelerden biri de şu rivayetlerdir;

Ebi Hureyre radıyAllahu anh`den, Rasulullah
sallAllahu aleyhi we sellem şöyle buyurmuştur; `Lat ve `Uzzâ`ya yemin eden hemen Lâ İlâhe İll`Allâh desin.`

|Sahih. Buhari, Sahih, (4/219, 7/97);
Muslim, Sahih, (2/1267); Ebu Davud, Sunen,
(3/222); Ahmed, Musned, (2/309)|

Yine Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem Lat ve `Uzzâ`ya yemin eden birine `Üç defa, `La İlahe İll`Allah` de` demesini emretmiştir. |Sahih. İbn Hibban, Sahih, (10/207)|

Bu hadislerde Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem, Allah`tan başkası adına yemin edenlere `La İlahe İll`Allah` diyerek imanlarını yenilemelerini emretmektedir. Bunun sebebi ise Allah`tan başkası
adına yemin etmenin büyük şirk ve küfür
olmasından kaynaklanmaktadır. Şayet bu küçük küfür ve şirk olsaydı keffaret olarak `La İlahe İll`Allah`ın telaffuzu emredilmezdi. Çünkü büyük küfür ve şirk `La İlahe İll`Allah`ı bozan unsurlardandır küçük küfür ve şirk değil!.

3. Bu hadislerde yer alan küfür ve şirkin büyük küfür ve şirk olduğuna delalet eden karinelerden birisi de şudur; Sahabeler bu hadiste yer alan küfür ve şirki büyük küfür ve şirk olarak anlamışlardır.

İbn `Abbas, İbn `Umer ve İbn Mes`ud radıyAllahu anhum şöyle demişlerdir; `Allah adına yalan yere yemin etmem, Allah`tan başkası adına doğru bir hususta yemin etmemden iyidir. Zira Allah`tan
başkası adına yemin etmek şirktir. Şirk ise
yalandan daha büyüktür.`

|Bkz. İbn Teymiyye, Fetava, (1/204); Bu ma`nada yine İbn Mes`ud radıyAllahu anh`ın bir sözü için bk. Taberani, Kebir, (9/205)|

İbn `Abbas, İbn `Umer we İbn Mes`ud radıyAllahu anhum`un bu sözleri Allah`tan başkası adına yemin etmenin büyük şirk olduğunu göstermektedir. Zira
Sahabeler, bunu küçük şirk/büyük günah olan yalandan daha büyük görmüşlerdir.!

Ka`b el-Ahbar rahimehullah şöyle demiştir;
`Şüphesiz sizler; babana yemin olsun ki, Ka`be`ye yemin olsun ki, hayatına yemin olsun ki ve bunun gibi şeyler demekle şirk işliyorsunuz. Sadece Allah`a yemin edin edin, başkasına değil!`

|Sahih maktu. İbn Ebi`d-Dunya, Samt, (358)|
Bu gerekçelerden dolayı Allah`tan başkası adına yemin etmek büyük şirk ve küfürdür. Aksi ispat edilinceye kadar inancım budur.!
Hamd ve Hüküm sadece Allah`ındır.

Ebû Huzeyfe es-Seyhânî..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder