12 Haziran 2014 Perşembe

Muasır Selefî Şeyhleri Taklid Caiz mi?

Muasır Selefî Şeyhleri Taklid Caiz
mi?

Fetva Sahibi: Salih b. Abdillah el-
Bekrî

Tercüme: Ebu Muaz

Soru: “Sünnet şeyhlerini özellikle
icma ettikleri zaman taklid etmenin
selefî menhec olduğunu
zannedenler hakkında ne dersiniz?”

Şeyh Salih b. Abdillah el-Bekrî
(Hafizehullah)’ın cevabı:

Doğudan batıya ümmetin tamamı bir hadise muhalefet üzerinde
birleşmezler. Böyle bir icma olmaz.
Bilakis bu Şeyhulislam (İbn
Teymiyye) ve İbn Kayyım’ın
dedikleri gibi bozuk bir iddiadır.
İcma’nın manası nedir? Es-San’anî
şöyle demiştir: “İcma; ümmetin
yeryüzünün her tarafından,
Yemen’den, Suud’dan ve diğer
bütün alimlerden müçtehit
alimlerinin söz birliği etmesidir.”
Şeyhu’l-İslam Muhammed b.
Abdilvehhab’a birçok alimler karşı
çıkmıştır. İbn Teymiyye’ye birçok
alimler karşı çıkmıştır. Alimin
sözünü ancak Allah’ın kitabından
veya Rasulullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in sünnetinden bir delil ile
kabul ederiz. Bu dindir. Aksi halde
kabrinde sorgulandığı zaman “O mu,
o mu, o mu? İnsanlar bir şey
diyordu ben de onu söyledim” diyen
şüpheci münafık gibi oluruz.
Alimlerin çoğunluğu fitnede sapıklık
üzere olabilir. Yahut hata üzerinde
olabilirler. Buna dair birçok kıssalar
vardır. Mesela fakihlerin çoğu
Haccac’a karşı ayaklandıklarında
“Basrada Hasen el-Basrî ve İbn
Sirin dışında herkes ayaklandı”
dediler. Çoğunluk huruc etmişti.
Hasen el-Basrî ise onlara karşı
çıkıyordu. Sonra onlardan pişman
olan oldu. Çoğunluk hak üzere veya
batıl üzere olmanın delili değildir.
Selef şöyle derdi: “Cemaat; tek
başına dahi olsan, hakka uymandır”
Bazıları “Bir beldenin halkı, kendi
arkadaşlarını daha iyi bilir” derler.
Bunu söylediğiniz zaman:
“Kendilerine muhalif olan şahıs:
“Ben kendi beldemden olan
arkadaşlarımı daha iyi bilirim” der.
Fakat onlara haset, nefsi destekleme
ve daha başka şeyler girmiş olabilir.
Cerh ve Ta’dil meselesi deliller ve
bürhanlar üzerine kuruludur.
Saptırma, zanlar ve taklid üzerine
kurulu değildir. Delilsiz olarak
ırzlara ta’n edilemez. Delil ve
burhanlar bulunması zorunludur.
İmam Ebu Davud es-Sicistani, oğlu
Ebu Bekr’i eleştirirdi. Hadis ehli
onun bu sözünü kabul etmemişler,
“O, kendi oğlunu daha iyi bilir”
dememişlerdir.
Buhari rahimehullah ile beldesindeki
bazı alimler arasında sorunlar
olmuştu. Hatta Buhari rahimehullah
beldesini terk etmek zorunda kaldı.
Birisi yüz kişi hakkında konuşur,
yanında haklı olduğuna delil vardır,
onun sözünü kabul ederiz. Yüz kişi
de birisi hakkında da delilsiz olarak
konuşurlar. Onların sözünü kabul
etmeyiz. İtibar çokluğa değil,
hakkadır. Hak ve delil varsa buna
itibar edilir. İmam Malik
rahimehullah Medine halkının fiilini
hüccet görürdü. Zira orada
Sahabelerin çocukları vardı. Lakin
alimler bu hususta ona muhalefet
etmişlerdir. Hüccet; kitap, sünnet ve
salih selefin üzerinde olduklarıdır.
Bu konuda birçok naslar vardır ve
ben bunları “el-Cerh Davabituhu ve
Meta Yukbel ve Meta Yurad Sıfatu
Ehlih” adlı risalemde cem ettim.
İmam Ahmed’e Harran bölgesinden
birisi soruldu. İmam Ahmed:
“Sikadır” dedi. Dediler ki:
“Harran’lılar onu eleştiriyorlar” İmam
Ahmed: “Harranlıların bir kimseden
razı olmaları pek nadirdir” dedi.
Şevkani rahimehullah el-Bedru’t-
Tali kitabında ülkesinin alimlerinden
şikayetçi idi. şöyle derdi: “Yemen
halkı alimlerini düşürüyorlar”
Soruda bahsedilen sözü ancak bir
cahil söyler. Bu terördür! Bu da
terörün bir türüdür!

Link: http://www.albakre.net/
play-186.html