23 Aralık 2013 Pazartesi
Bedir Ehlinin Bağışlanması
İbn Teymiyye'nin Akîdesi
22 Aralık 2013 Pazar
Nesih ve Mensuh Konusu
“Biz herhangi bir ayeti nesheder veya onu unutturursak, ondan daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki; gerçekten Allah her şeye Kadir’dir.” (Bakara 106)
1- Lafzı ve manası mensuh (kaldırılmış) olan
2- Yalnız manası (hükmü) kaldırılıp lafzı mevcut olan
3- Lafzı lafzı kaldırılıp manası baki olandır.
Hazreti Enes (Radıyallahu anh) nı şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Allahu Teala, Meune kuyusunda öldürülenler hakkında ayet indirmiş di ki, biz o ayeti nesh olununcaya kadar (kaldırılıncaya) kadar okurduk. Şöyle ki:
“Dikkat edin! Kavmimize ulaştırın ki, şüphesiz biz Rabbimize kavuştuk. Bizden razı oldu ve bizi razı etti.”
1- Mesela Enfal suresi 65. ayeti kerimesinde sabırlı 20 kişinin 200 kişiye, 100 kişinin 1000 kişiye gelip gelebileceği yani böyle bir karşılaşmadan kaçmanın haram olduğu belirtilmektedir. Hemen sonraki 66. ayeti kerimede ise Allahu Teala sayı ve zafiyet bakımından bir zafiyetin olması, ümmetin kolaylığı için sabırlı 100 kişinin 200 kişiye, 1000 kişinin 2 bin kişiye galip geleceğini yani 1’e 2’lik bir karşılaşmadan kaçılmasının haramiyetini beyan etmiştir.
“Allahu Teala sizde bir zafiyet olduğunu bilmiş ve şuanda bir hafifletme yapmıştır. Artık içinizden sabırlı yüz kişi bulunursa, iki yüz (kişiy)e galip gelirler. Ama aranızdan (sabırlı) bin (kişi) bulunursa, Allah’ın izni (ve desteği) ile iki bin (kişiy)e galip gelirler. Zaten Allah o sabredenlerle beraberdir” (Enfal 66)
Mesela recim meselesinde zina eden erkek ve kadının recm edileceği hakkındaki ayetin lafzı sonradan kaldırılmıştır. (Hükmü geçerli olmakla birlikte bu konuda Resulüllah Efendimizin mütevatır derecesine ulaşmış inkar edilemeyecek hadisleri mevcut olduğundan recim konusu inkar edilemez.)
Şu da bilinmelidir ki, elimizde bulunan Kur’an-ı Kerim Cebrail (Aleyhisselam)ın Efendimize arzettiği (sunduğu) son şeklidir.
“Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in vefat ettiği sene, O’na arzedilen (sunulan) kıraat (Kur’an okunuşu) Hazreti Osman (Radıyallahu anh) ın bütün insanları üzerine topladığı (herkesin razı olduğu) ve bütün insanların ittifakı (birliği)yle okuduğu kıraattır. (Suyuti, D. Mensur 1/258)
“Cibril-i Emin her sene bir kere, Kuran’ı Efendimize arz ederdi. Son sene iki kere arz etti. İşte ben o sene Resulüllah’tan Kuran’ı aldım.” (Suyuti, Dürrul Mensur 1/259)
17 Aralık 2013 Salı
Suud Bankaları ve Faizsiz Oldugu İddia Edilen Bankalar Hakkında
Suud Bankaları ve Faizsiz Olduğu
İddia Edilen Bankalar Hakkında
Şeyh Mukbil’in Fetvası
Soru: “Suudi Arabistan, Pakistan ve Sudan’da mevcut olan İslami bankaların İslam’daki hükmü
nedir? Bununla beraber Şeyh el-Elbani bunların faiz bankaları olduğu görüşündedir.
Şeyh Mukbil Rahimehullah’ın Cevabı:
Mesele Şeyh el-Elbanî hafazahullahu teala’nın dediği
gibidir. Zira onlar fazlalık alıyorlar ve: “Bu çalışanların işi karşılığıdır” diyorlar. Bu ise faiz bankalarından sayılır. Nitekim Sudan’a giden
kardeşlerimiz Sudan’lıların faiz konusunda başka bir hile yaptıklarını ifade etmişlerdir. Bu, daha
önce anlatılan şu hiledir: “Biz makine istiyoruz ve banka bunun için tacire yazıyor ve ona şöyle
diyor: “Bunu banka üzerine on beş bine kaydettir ve müşteriye yirmi bin olarak yaz.” Bu tıpkı: efendim Alidir sözünü Ali efendimdir şeklinde söylemek gibidir.”
Bkz.: Kamu’l-Muânid (2/188)
Link: http://www.muqbel.net/fatwa.php? fatwa_id=3239
13 Aralık 2013 Cuma
Hak İle Batıl Arasında Ayırım Yapmanın Zorunluğu
ﺍﻟْﻐَﻨَﻤَﻴْﻦِ ﺗَﺼِﻴﺮُ ﺇِﻟَﻰ ﻫَﺬِﻩِ ﻣَﺮَّﺓً , ﻭَﺇِﻟَﻰ ﻫَﺬِﻩِ ﻣَﺮَّﺓً , ﻟَﺎ
ﺗَﺪْﺭِﻱ ﺃَﻳُّﻬَﺎ ﺗَﺘْﺒَﻊُ
“Ümmetimde münafığın misali, iki koyun sürüsü arasında kalan, bazen şuna bazen buna katılan,
hangisine tabi olacağını bilemeyen koyunun misali gibidir .”
hak ile batıl, mümin ile kafir, güvenilir ile hâin, cahil ile alim arasında ayrım yapmayan, iyiliği iyi
görmeyen ve kötülüğe karşı çıkmayan insanlara şahit olacağın bir zamanda kalsan ne yaparsın?”
İbn Batta dedi ki: “Biz Allah’a aidiz ve O’na dönücüleriz. Muhakkak ki buna ulaştık, bunların çoğunu işittik, öğrendik ve şahit olduk. Şayet Allah’ın kendisine sahih bir akıl ve güçlü bir basiret bağışladığı kimse, İslam’ın ve müslümanların hali ile doğru yolu tutan müslümanların halini iyice düşünse ve tekrar tekrar tefekkür etse, insanların topukları üzerinde geri döndüklerini, arkalarını dönerek gittiklerini, doğru yoldan yüz çevirdiklerini, sahih delilden saptıklarını açıkça görürdü. Nitekim insanların çoğu daha önce çirkin gördüklerini güzel görmeye, daha önce haram saydıklarını helal saymaya, daha önce karşı çıktıklarını uygun bulmaya başlamışlardır. Allah size rahmet etsin, bu müslümanların ahlakı değildir. Bu dinde basiret üzere olan, iman ve yakîn ehli olan kimseler bunları yapamaz.”
5 Aralık 2013 Perşembe
40 Hadis
1
إِنَّ الْخَيْرَ لاَ يَأْتِى إِلاَّ بِالْخَيْرِ.
“Hayır ancak hayır getirir.”
2
خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ.
“Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı öğrenen ve öğretendir.”
Buhârî, Fedâilu’l-Kur’ân 21.
3
خَيْرُ الْجِيرَانِ عِنْدَ اللهِ خَيْرُهُمْ لِجَارِهِ.
“Allah katında komşuların hayırlısı, komşusuna hayırlı olandır.”
Tirmizî, Birr 28.
4
رِضَا الرَّبِّ فِى رِضَا الْوَالِدَيْنِ.
“Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasıdır.”
Hâkim, Müstedrek 152.
5
لَعَنَ اللهُ مَنْ لَعَنَ وَالِدَيْهِ.
“Kim annesine ve babasına lânet ederse Allah da ona lânet eder.”
Buhârî, Kitabu’l-Edeb 4.
6
لَيْسَ مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرُنَا، وَيُوَقِّرْ كَبِيرُنَا.
“Küçüğüne merhamet etmeyen, büyüğüne saygı göstermeyen bizden değildir.”
Ebu Davud, Edeb 58.
7
إِنَّ الصِّدْقَ يَهْدِى إِلَى الْبِرِّ.
“Muhakkak ki doğruluk iyiliğe götürür.”
Müslim, Birr 103.
8
وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِى إِلَى الْجَنَّةِ.
“Muhakkak ki iyilik de cennete götürür.”
Müslim, Birr 103.
9
طَعَامُ الْوَاحِدِ يَكْفِى الإِثْنَيْنِ.
“Bir kişilik yemek iki kişiye yeter.”
Müslim, Eşribe 179.
10
إِذَا سَأَلْتَ فَاسْأَلِ اللهَ.
“Bir şey istediğinde Allah’tan iste.”
Tirmizî, 2516.
11
وَإِذَا اسْتَعَنْتَ فَاسْتَعِنْ بِاللهِ.
“Yardım istediğin zaman, Allah’tan yardım iste.”
Tirmizî, 2516.
12
أَفْضَلُ الذِّكْرِ لاَ إِلهَ إِلاَّ اللهُ.
“Zikrin en faziletlisi “Lâ ilâhe illallah.”
Tirmizî, Davet 9.
13
مَنْ كَانَ لَهُ شَعْرٌ فَلْيُكْرِمْهُ.
“Kimde azıcık bir şey varsa, onu infak etsin.”
Tirmizî, 2516.
14
اَلسِّوَاكُ مَطْهَرَةٌ لِلْفَمِ، مَرْضَاةٌ لِلرَّبِّ.
“Misvak ağzı temizler, Allah’ı memnun eder.”
Nesâî, Taharet 4.
15
عَلَيْكُمْ بِالشَّفَائَيْنِ، اَلْعَسَلِ وَالْقُرْآنِ.
“Size iki şifa tavsiye ediyorum: Bal ve Kur’ân.”
İbni Mâce, 3452.
16
سِبَابُ الْمُسْلِمِ فُسُوقٌ وَقِتَالُهُ كُفْرٌ.
“Müslümana sövülmesi fâsıklıktır ve onun öldürülmesi küfürdür.”
Buhârî, İman 36.
17
لاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَلاَ تَنَافَسُوا.
“Birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinize olan sevginizi kesmeyiniz, birbirinizle yarışmayınız.”
Buhârî, Edeb 57.
18
لاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَنَاجَشُوا وَلاَ تَبَاغَضُوا.
“Birbirinize haset etmeyiniz, alışverişte fiyat arttırmayınız, birbirinize buğz etmeyiniz.”
Müslim, Birr 18.
19
مَنْ أَطَاعَنِى دَخَلَ الْجَنَّةَ.
“Bana itaat eden kişi cennete girer.”
Buhârî, İman 36.
20
مَنْ يُرِدِ اللهُ بِهِ خَيْرًا يُفَقِّهْهُ فِى الدِّينِ.
“Allah bir kişiye hayır murat ederse onu dinde âlim kılar.”
21
اَلرَّجُلُ عَلَى دِينِ خَلِيلِهِ.
“Kişi, arkadaşının dini üzeredir.”
Ebu Davud, 4333.
22
عَلَيْكَ بِكَثْرَةِ السُّجُودِ ِللهِ.
“Allah için secdeleri çoğaltmanızı tavsiye ederim.”
Müslim, Salât 225.
23
مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ.
“Kim bir kötülük görürse onu düzeltsin.”
Kütübü Sitte 89.
24
قُلْ هُوَ اللهُ أَحَدٌ تَعْدِلُ ثُلُثَ الْقُرْآنِ.
“İhlas sûresi, Kur’an’ın üçte birine bedeldir.”
Buhârî, Fedâilu’l-Kur’an 13.
25
إِنَّ اللهَ جَمِيلٌ يُحِبُّ الْجَمَالَ.
“Muhakkak ki Allah güzeldir, güzeli sever.”
Müslim 91.
26
مَنْ لَمْ يَشْكُرِ النَّاسَ لَمْ يَشْكُرِ اللهَ.
“Kim insanlara teşekkür etmezse, Allah’a teşekkür etmez.”
Tirmizî 1955.
27
طَلَبُ الْعِلْمِ فَرِيضَةٌ عَلَى كُلِّ مُسْلِمٍ.
“Her müslümanın üzerine ilim öğrenmek farzdır.”
İbni Mâce, Mukaddime 224.
28
تَبَسُّمُكَ فِى وَجْهِ أَخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ.
“Din kardeşinin yüzüne tebessüm etmen sadakadır.”
Müslim, Birr 144.
29
يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا، وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا.
“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın, müjdeleyin, nefret ettirmeyin.”
Buhârî, İlim.
30
لاَ إِيْمَانَ لِمَنْ لاَ أَمَانَةَ لَهُ.
“Emanete hıyanet eden kimsenin imanı yoktur.”
Ahmed bin Hanbel, Cilt 3-135.
31
اِتَّقِ اللهَ حَيْثُمَا كُنْتَ.
“Nerede olursan ol Allah’tan kork.”
Tirmizî 1988.
32
إِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْعَبْدَ التَّقِىَّ.
“Şüphesiz ki Allah, korkan kulunu sever.”
Müslim 2965.
33
قُلْ آمَنْتُ بِاللهِ ثُمَّ اسْتَقِمْ.
“Allah’a inandım” de, sonra dosdoğru ol.”
Tirmizî, Zühd; Müslim, İman.
34
مَنْ لاَ يَرْحَمُ النَّاسَ لاَ يَرْحَمُهُ اللهُ.
“İnsanlara merhamet etmeyen kişiye, Allah da merhamet etmez.”
Buhârî, Edeb 18.
35
دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ مُسْتَجَابَةٌ.
“Mazlumun bedduası kabul olur.”
Müslim, İman 29.
36
اَلْيَدُ الْعُلْيَا خَيْرٌ مِنَ الْيَدِ السُّفْلَى.
“Veren el, alan elden daha hayırlıdır.”
Buhârî, Zekât 18.
37
اِتَّقُوا النَّارَ وَلَوْ بِشِقِّ تَمْرَةٍ.
“Yarım hurmayla da olsa ateşten korunun.”
Müslim, Zekât 66.
38
مَا نَقَصَتْ صَدَقَةٌ مِنْ مَالٍ.
“Sadaka malı eksiltmez.”
Müslim, Birr 69.
39
مَنْ يَسَرَّ عَلَى مُعْسِرٍ يَسَّرَ اللهُ عَلَيْهِ.
“Borçluya kolaylık gösteren kimseye Allah kolaylık gösterir.”
Müslim, Zühd 74.
40
اَلْمُؤْمِنُ الْقَوِىُّ خَيْرٌ وَأَحَبُّ إِلَى اللهِ مِنَ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ.
“Kuvvetli mü’min, Allah katında zayıf mü’minden daha hayırlı ve daha sevgilidir.”
Müslim, Kader 34
2 Aralık 2013 Pazartesi
Sakal İle İlgili Fatva!
Allâme İmâm Abdulazîz b. Bâz rahimehullah’a “sakalı kesmenin ve kısaltmanın hükmü” sorulmuştur. Verdikleri cevap şudur:
Hamd olsun bir ve tek olarak Allah’a, salât ve selâm olsun, Allah’ın kulu ve rasûlü nebîmiz Muhammed’e, âilesine ve ashâbına. Bundan sonra;
Bana, sakalın kesilmesinin ve kısaltılmasının hükmü hususunda bir soru ulaştı. Şunlar da sorulmaktadır: Sakalı kesmenin helâlliğine i’tikâd ederek kesen kişi kâfir midir? İbni ‘Umer radıyallâhu anhumâ hadîsi, sakal bırakmanın vâcibliğini ve kesmenin harâmlığını mı gerektirir, yoksa sadece sakal bırakmanın mustehab olmasını mı gerektirir?
Cevap: İbni ‘Umer radıyallâhu anhumâ hadîsinde, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu sabit olmuştur: “Bıyıkları kısaltın ve sakalları salıverin. Müşriklere muhâlefet edin.” Bu hadîsin sahîhliği üzerine ittifak edilmiştir. Buhârî, Sahîh’inde şu lafızla rivâyet etmiştir: “Bıyıkları kısaltın ve sakalı çoğaltın. Müşriklere muhâlefet edin.” Sahîh-i Muslim’de Ebû Hurayra radıyallâhu anh’dan; o da Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: “Bıyıkları kesin ve sakalı salıverin. Mecûsîlere muhâlefet edin.”
Zikredilen hadislerdeki lafızlar, sakala dokunmadan olduğu hâl üzere bırakmanın ve onu salıvermenin vacibliğini, kesmenin ve kısaltmanın ise harâmlığını gerektirir. Çünkü aksine delâlet eden bir şey vârid olmadığı sürece, emirlerde asıl olan vâciblik, nehiylerde asıl olan ise harâmlıktır. İlim ehli yanında kabûl gören budur. Allah subhânehû ve te‘âlâ şöyle buyurmuştur:“Rasûl size neyi verdiyse onu alın ve neyi yasakladıysa ondan uzak durun. Allah’tan korunup sakının. Muhakkak ki Allah’ın azâbı çok şiddetlidir.” (Haşr, 7) ve yine şöyle buyurmaktadır: “Onun (Rasûl sallallâhu aleyhi ve sellem’in) emrine muhalefet edenler, kendilerine bir fitne isâbet etmesinden veya elem verici bir azâba uğramaktan sakınsınlar.” (Nûr, 63). İmâm Ahmed dedi ki: “Buradaki fitne, şirktir. Belki de o kimse, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in sözlerinden bazısını reddettiğinde, kalbine sapkınlıktan bir şey düşer de, helâk olur.” Bu ve benzeri hadîslerdeki emre delâlet eden lafızların, mustehablık ifade etmek için geldiği ne Kitap’ta ve ne de Sünnet’te vârid olmamıştır.
Tirmîzî’nin Ebu Hurayra radıyallâhu anh’dan rivâyet ettiği: “Nebî sallallâhu aleyhi ve selem’in sakalının eninden ve boyundan aldığına dâir.” hadîse gelince; bu hadîs, ilim ehli yanında bâtıl bir hadîstir. Çünkü isnâdında, ‘Umer ibni Hârûn el-Belhî olarak isimlendirilen bir adam vardır ve yalancılık ile ittihâm olunmuştur. Üstelik, sahîh hadislere de muhalefetinin yanı sıra bu hadîsi rivâyet etmede, hadîs râvîleri arasında tek kalmıştır.
Böylece, bu hadîsin bâtıl olduğu bilinmiş oldu. Sahîh sünnete muhalefette, bu hadîse i’tibâr edip, onunla hüccet getirmek ise câiz değildir. Allahu’l-Muste‘ân.
Şüphe yok ki tıraş etmek, günah olması açısından daha şiddetlidir. Çünkü bu, sakalı tümüyle kazıyıp yok etmek, münker olan bir işte aşırıya gitmek ve kadınlara benzemektir. Kısaltılmasına ve azaltılmasına gelince; şüphesiz ki bu da bir münkerdir ve sahîh hadislere muhâliftir. Ancak sakalı tümüyle kazımaktan daha aşağı derecededir.
Bunu yapan kişinin hükmüne gelince; ister hatalı bir anlayışa dayanarak helâl olduğuna i’tikâd etsin, isterse bazı ulemâyı taklîd ederek bunu yapmış olsun, o isyankâr bir kimsedir, ancak kâfir değildir.
Bu münkerden sakındırmak ve bu hususta nasihat etmek de vâcibtir. Çünkü sakalın hükmü hususunda ilim ehli arasındaki hilaf, “Sakalı salıvermek mi vâcibtir yoksa -bir kabzaya kadar- kısaltmak câiz midir?” mes’elesindedir. Sakalın tıraş edilmesine gelince; buna cevâz veren ilim ehlinden hiç kimseyi bilmiyorum. Ancak bu, cahilliği veya bir âlimi taklîd etmesi sebebiyle, sakalı kesmenin câiz olduğunu zanneden kimsenin küfrünü gerektirmez. Delîllerinin açıkça ortada olması sebebiyle, dinde harâmlığı zorunlu olarak bilinen şeyler ise, bunun hilâfınadır. Eğer bunları mübah gören kişi, Müslümanların arasında yaşıyor ise, şüphesiz ki bu büyük küfürdür. Eğer bu kişi, kâfirlerin arasında yaşayan veya ilim ehlinden uzak bir bölgede bulunan bir kimse ise, bu ve bunun gibi kimselere delîller açıklanır, eğer mübah görme hususunda ısrar ederse, kâfir olur.
Bunun örneklerinden bazıları: Zinâ, içki, domuz eti ve bunlara benzeyen şeylerdir. Bu ve benzerleri, haramlığı dinde zorunlu olarak bilinen işlerdir. Delîlleri Kitâb ve Sünnet’te açık ve vâzıhtır. Bu hususlarda cehâlet iddiası dikkate alınmaz. Bu gibi şeyleri mübah sayanlar, yukarıda da geçtiği gibi, bu hususta câhil addedilmezler.
Allah’tan, bizi ve sizleri faydalı ilim ve sâlih amele muvaffak kılmasını isterim. Bizlere dîninde fıkıh versin, onun üzerine sebât nasîb etsin ve bizleri, saptırıcı fitnelerden korusun. Şüphesiz ki O, Semî‘ ve Karîb’dir.
Ve’s-selâmu aleykum ve rahmetullâhi ve berakâtuhu.
[Mecmûu‘ Fetâvâ ve Makâlât Mutenevvia‘ (10/80)