23 Aralık 2013 Pazartesi

İbn Teymiyye'nin Akîdesi


İbn Teymiyye r.h
Akidesinin ne olduğu hakkında bizzat kendisinin yazmış olduğu şu kaside ile bize şöylece cevab vermektedir:

"Ey mezhebimi ve akidemi soran kişi! Doğru yolu bulmak için soru sorana, doğru yolda gitmek ihsan edilsin.
Sözünü tahkik ederek söyleyen, bundan yan çizmeyen ve değiştirmeyenin sözüne kulak ver.
Bütün ashabı sevmek benim yolumdur, bu sevgiyle onlara yakın olmayı, Allah’a yakın olmaya bir vesile (yol) sayarım.
Herbirisinin pek açık-seçik kadri ve fazileti vardır, fakat aralarından es-Sıddiyk daha da faziletlidir.
Kur’an hakkında âyetlerinde geçenleri söylerim, o kadimdir, Allah tarafından indirilmiştir.
İlahi sıfata dair bütün âyetleri ilk tarzda nakledildiği şekilde hak olarak kabul ederim.
Bunun mesuliyetini de bu nakli yapanlara havale ederim ve bu hususta hertürlü tahayyüle karşı onu korurum.
Kur’ân’ı bir kenara itip de söylediği söze: el-Ahtal dedi ki... diye delil getiren ne çirkin iş yapmış olur!
Mü’minler Rablerini hak olarak göreceklerdir. Ve keyfiyetsiz olarak (hadiste belirtildiği üzere) semaya iner.
Mizanı ve kendisinden içip, susuzluğumu gidereceğimi ümit ettiğim Havzı ikrar ve kabul ederim.
Aynı şekilde cehennemin üstünde uzatılacak sıratı da. Muvahhid olanları kurtulacak, diğerleri ise terkedileceklerdir.
Cehennem ateşine bedbaht olan bir kimse ilahi hikmet gereği girecektir, takva sahibi olan kişi de aynı şekilde cennete girecektir.
Canlı ve aklı başında herkesin kabrinde ameli kendisiyle birlikte olacak ve ona kabirde soru sorulacaktır.
İşte Şafîi’nin de, Malik’in de, Ebu Hanife’nin de sonra da Ahmed’in de nakledilegelen akidesi budur.
Eğer onların izledikleri yola uyarsan, ilahi tevfike mazhar olursun. Eğer bid’at bir yol ortaya koyarsan, kimse senin bu yolunu dayanak kabul etmez." (Bk. Cilâu'l-Ayneyn fi Muhakemeti'l-Ahmedeyn, s. 58)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder