22 Kasım 2013 Cuma

Dîni, Kabuk Ve Öz Diye İki Kısma Ayırmanın Hükmü!



Dîni, -sakal gibi- kabuk (şekil) ve öz diye iki kısma ayırmanın hükmü!

Muhammed b. Salih el-Useymîn

Terceme : Muhammed Şahin

Tetkik : Ali Rıza Şahin 2013 - 1434

ﺣﻜﻢ ﺗﻘﺴﻴﻢ ﺍﻟﺪﻳﻦ ﺇﻟﻰ ﻗﺸﻮﺭ ﻭﻟﺐ ﻣﺜﻞ ﺍﻟﻠﺤﻴﺔ
ﻣﺤﻤﺪ ﺑﻦ ﺻﺎﻟﺢ ﺍﻟﻌﺜﻴﻤﻴﻦ
ﺗﺮﺟﻤﺔ: ﻣﺤﻤﺪ ﻣﺴﻠﻢ ﺷﺎﻫﻴﻦ
ﻣﺮﺍﺟﻌﺔ : ﻋﻠﻲ ﺭﺿﺎ ﺷﺎﻫﻴﻦ


Soru:

Dîni, -sakal gibi- kabuk (şekil) ve öz diye iki kısma ayırmak doğru mudur?

Cevap:

Dîni, kabuk (şekil) ve öz diye iki kısma ayırmak, hatalı ve bâtıl bir taksimdir. Çünkü dînin tamamı özdür. Tamamı kul için yararlıdır.
Tamamı kulu Allah -azze ve celle'ye yaklaştırır. Kişi hepsiyle sevap kazanır. Kişi îmânı ve Rabbine
itaatinin artmasıyla dînin tamamından istifâde eder. Giyim-kuşam ve benzeri şeylerle ilgili
konulara varıncaya kadar insan bunların tamamını Allah -azze ve celle-'ye yaklaşmak ve elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’e uymak amacıyla yaptığı zaman bununla sevap alır. Bildiğimiz gibi kabuktan yararlanılmaz. Aksine kabuk atılır. İslâm dîni ve İslâm şerîatında
böyle bir şey yoktur.Aksine İslâm şerîatının tamamı, niyeti halis olur ve Rasûlullah - sallallahu aleyhi ve sellem-'e güzel bir şekilde
uyarsa, kişi bu özden istifâde eder.
Bu sözü yayanların gerçeği ve doğruyu anlamaları için konuyu çok iyi düşünmeleri, sonra hakka uymaları ve bu gibi ifâdeleri terk etmeleri gerekir.

İslâm dîninde Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem’in:

)) ﺑُﻨِﻲَ ﺍﻟْﺈِﺳْﻼَﻡُ ﻋَﻠَﻰ ﺧَﻤْﺲٍ : ﺷَﻬَﺎﺩَﺓِ ﺃَﻥْ ﻻَ ﺇِﻟَﻪَ ﺇِﻻَّ ﺍﻟﻠﻪُ، ﻭَﺃَﻥَّ
ﻣُﺤَﻤَّﺪًﺍ ﺭَﺳُﻮﻝُ ﺍﻟﻠﻪِ , ﻭَﺇِﻗَﺎﻡِ ﺍﻟﺼَّﻼَﺓِ، ﻭَﺇِﻳﺘَﺎﺀِ ﺍﻟﺰَّﻛَﺎﺓِ، ﻭَﺻَﻮْﻡِ ﺭَﻣَﻀَﺎﻥَ، ﺣَﺞِّ ﺑَﻴْﺖِ
ﺍﻟﻠﻪِ ﺍﻟْﺤَﺮَﺍﻡِ((. ] ﻣﺘﻔﻖ ﻋﻠﻴﻪ ﻭﺍﻟﻠﻔﻆ ﻟﻤﺴﻠﻢ [

"İslâm, beş şey üzerine binâ edilmiştir: Allah'tan başka hak ilâh olmadığına ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- 'in
Allah'ın kulu olduğuna şâhitlik etmek, namazı (dosdoğru) kılmak, zekâtı (hak edene) vermek,
Ramazan orucunu tutmak ve Allah’ın Beyt-i Haram'ını haccetmektir." [1]

Diye açıkladığı İslâm’ın beş rüknü gibi çok önemli konular olduğu doğrudur. İslâm dîninde bunun dışında olan şeyler de vardır. Fakat
insanların istifâde etmeyip bir kenara fırlatıp attıkları kabuk gibi şeyler yoktur. Sakal konusuna gelince, şüphesiz sakal bırakmak bir ibâdettir. Çünkü Nebi -sallallahu
aleyhi ve sellem- sakalı emretmiştir. Nebi - sallallahu aleyhi ve sellem-’in emrettiği her şey, emrine uyularak yerine getirildiği zaman, insanı
Rabbine yaklaştıran bir ibâdet olur. Hatta sakal bırakmak, hem Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-’in, hem de diğer nebilerin bir sünnetidir.
Nitekim Allah Teâlâ Harûn’dan söz
ederken onun Musa’ya şöyle dediğini anlatır:

﴿ ﻗَﺎﻝَ ﻳَﺒۡﻨَﺆُﻡَّ ﻟَﺎ ﺗَﺄۡﺧُﺬۡ ﺑِﻠِﺤۡﻴَﺘِﻲ ﻭَﻟَﺎ ﺑِﺮَﺃۡﺳِﻲٓۖ ... ﴾ ] ﺳﻮﺭﺓ ﻃﻪ
ﻣﻦ ﺍﻵﻳﺔ : ٩٤ [

"(Harûn:) Dedi ki: Ey anamın oğlu!
Sakalımı ve saçımı çekme!"[2]

Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-’in sakal bırakma-nın, insanların üzerinde yaratıldıkları fıtrat özelliklerinden birisi olduğunu söylediği sâbittir.Bu sebeple sakal bırak-mak bir ibâdettir,
âdet değildir. Bazılarının iddia ettiği gibi asla bir kabuk değildir.

[1] Buhârî, "Kitâbu’l-Îmân, Bâbu Duâukum Îmânukum", hadis no: 8. Müslim, "Kitâbu’l-Îmân,
Bâbu Beyâni Erkâni’l-İslam ve Deâimuhu’l- Izâm", hadis no: 16

[2] Tâhâ Sûresi: 94

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder