30 Kasım 2013 Cumartesi

Kafir tevbeye muhtaç mıdır?


  بســـم الله الرحمن الرحيم
  
   
Kafir tevbeye muhtaç mıdır?
  
   
Günahkâr olan bir kimse, günahlarının bir kısmından tevbe ederken bir kısmından tevbe etmezse bu durumda yapılan tevbe yalnızca, tevbe edilen günahın bağışlanmasını gerekli kılar.
Ama bu günahlardan tevbe edilmeyen günahta kişi, günahından tevbe etmeyen kimsenin durumunda olduğu gibi, işlemiş olduğu o günah üzerinde kalır. Bir değişiklik söz konusu olmaz. Doğrusu bu hususta herhangi bir tartışmanın olduğunu bilmiyorum.
Ancak bir kâfirin müslüman olması durumunda, mesele farklı bir boyut kazanmaktadır. Çünkü söz konusu kimsenin müslüman olması aynı zamanda onun küfürden tevbe etmesini de içerir. Bu yüzden müslüman olmakla, tevbe ettiği küfürden ötürü bağışlanır. Fakat burada şöyle bir sorunun gündeme getirilmesi olasıdır:
Bir kimse küfür halinde iken işlediği günahlarından ötürü, müslüman olduktan sonra tevbe etmezse yalnızca müslüman olması bu günahların mağfiret edilmesini sağlar mı?
Bu konuda iki görüş vardır:

1 - Kâfir bir kimse müslüman olması halinde bütün günahları bağışlanır. Çünkü Müslim 'in rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Resûlullah -salat ve selâm O'nun üzerine olsun-şöyle buyurmaktadır:
"İslâm kendinden önce vaki olan tüm günahları (n hükmünü) düşürür." (Müslim, İman, c. 1, s. 112, H. No 192)

Öte yandan Cenâb-ı Hak şu âyette de şöyle buyurmaktadır:
"Ey Muhammed: O küfredenlere "eğer küfürlerine ve düşmanlıklarına son verirlerse, geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle." (Enfâl, 8/38)

2 - O dönemde işlediği günahlarından tevbe etmediği sürece yalnız müslüman olmakla, tüm günahlarından bağışlanmayı hak edemez.
Sözgelişi bir kimse müslüman olduğu zaman, küfürde değil de kebâir (büyük) günahları işlemeye devam ederse, söz konusu kimsenin bu noktadaki hükmü, büyük günahları işleyen kimsenin durumu gibidir. Metodoloji ve delil kitapları bu hususun böyle olduğuna işaret eder.
Çünkü Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hakîm b. Hizâm'ın:
"Ey Allah'ın Resulü! Cahiliyye döneminde işlediğimiz günahlardan sorumlu tutulacak mıyız?" sorusuna şöyle cevap vermişti:
"Sizden müslüman olduktan sonra güzel davranan (dengeli ve ölçülü yaşayan) bir kimse, cahiliyye döneminde işlediği eylemlerden sorumlu tutulmayacaktır. Ancak müslüman olduktan sonra da kötü davranan (bozuk bir yaşantı sürdüren) kimse müslüman olmadan önce ve müslüman olduktan sonra işlediği bütün günahlardan sorumlu tutulacaktır." (Buhârî, c. VIII, s. 49; Müslim, K. İman, c. 1, s. III; H. No 190)

Bu hadis müslüman olduktan sonra ihsan üzerine hareket eden kimsenin, cahiliyye döneminde işlediği günahlarından ötürü tâbi tutulması gereken sorumluluğunun kaldırılacağına, buna karşılık, muhsince davranmayan kimsenin sorumluluklarının kaldırılmayacağına (günahlarının bağışlanmayacağına) işaret etmektedir.
Kişi müslüman olduktan sonra ihsan üzere bir hayat yaşamıyorsa, önceki ve sonraki tüm günahlarından sorumludur; günahlarından tevbe etmediği sürece de muhsin değildir. Çünkü az önce de kaydettiğimiz gibi Cenâb-ı Hak:
"Ey Muhammed, küfredenlere, eğer küfür ve nifaklarına son verirlerse, geçmişte yaptıkları günahların bağışlanacağını söyle." (Enfal, 8/38) buyurmuştu.
Görüldüğü gibi bu âyet, bir günaha son veren kimsenin geçmişte yaptığı yalnızca o günahının bağışlanacağına işaret ediyor; geçmişte yapılan başka günahların bağışlanmasına değil. Çünkü başka günah için şöyle diyen kimsenin görüşü burada gündeme gelmektedir:
"Eğer sen günahı işlemeye son verirsen geçmişte yaptıkların bağışlanır."
Bu ve benzeri ifadelerden:
"sen şu işe son verirsen geçmişte bu işi yapman dolayısıyla kazandığın günahın bağışlanır; sen bi rşeye son verdiğin zaman geçmişte o şeyi yapmandan ötürü kazandığın günah bağışlanır".
Bunun benzeri bir anlamı şu ifade şeklinden çıkarmak mümkündür:
"Eğer tevbe edersen." oysa bu ifadeden şu anlaşılmaz:
Senin bir günaha son vermen ile, geçmişte yaptığın o günahından başkaları da affedilir.
Resûlullah'ın biraz önce kaydettiğimiz sözünde:
"İslâm kendisinden önce vâki olan günahları ve sorumlulukları düşürür;" demiştir.
"İslâm kişinin kendisinden öncesi yapılan eylemlerle ilişkisini keser." hadisine gelince:
Bu hadis, Amr b. el-Âs, müslüman olduğu sırada, Resûlullah'a (sallallahu aleyhi ve sellem) geçmişte yaptığı günahların bağışlanıp bağışlanmayacağını sorduğunda ona verdiği şu cevaptır:
"Ey Amr, sen bilmiyor musun, İslâm, kendisinden önce vakii olan günahlardan doğan sorumluluğu düşürür. Tevbe, önce yapılan günahı düşürür; hicret, kendinden önce yapılan günahların sorumluluğunu düşürür." (Müslim, c. 1, s. 112, H. No 192)
Biliyoruz ki tevbe, sadece kendinden tevbe edilen günahın bağışlanmasını gerektirir; bütün günahların mağfiret edilmesini değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder