18 Aralık 2016 Pazar

Tekfir İle İlgili Önemli Not!

es-Seyid Sıddık Hasan Han
"er-Ravdatu'n-Nediyye" isim'li eserinde Allame eş-Şevkânî'nin "es-Seylu'l-Cerrar" eserin'deki şu sözünü nakletmiştir:

"Bil ki, bir müslümanın İslam dininden çıktığına ve küfre girdiğine hükmetmeye yönelmek gündüzün güneşinden daha açık bir delil olmadıkça, Allah'a ve ahiret gününe iman etmiş olan hiçbir müslüman için gerekli değildir. Çünkü sahabeden bir grubun tarikiyle rivayet edilmiş sahih bir çok hadislerde, "Her kim kardeşine "ey kafir" derse, mutlaka ikisinden biri bunu hak eder" ibaresi sabit olmuştur.

"Sahih-i Buhari'de hadis böyledir. Sahihayn ve diğer hadis kitaplarında şu ibare de geçmektedir: "Her kim bir adamı küfür ile çağırırsa veya ona "ey Allah'ın düşmanı derse", o adam da böyle değilse, mutlaka ikisinden biri kafir olur."

"Bu hadiste ve bu husus üzerine varid olan diğer hadislerde tekfirde acele etmede çok müthiş bir tehdit ve çok büyük bir öğüt vardır.

Allahu Teala da şöyle buyurmuştur: 

"Kalbi imanla tatmin olduğu halde baskı halinde zorlanan hariç, kim imanından sonra Allah'a (karşı) inkara sapıp da göğsünü küfre açarsa, işte onların üstünde Allah'tan bir gazap vardır ve büyük azap onlarındır."
(Nahl Suresi 106.)

Buna göre (birisini tekfir etmek için) göğsün küfre açılması, kalbin küfürle tatmin olması ve nefsin onunla teskin olması gerekmektedir. Bu sebeple sahibinin kendisiyle İslam dininden çıkıp küfür dinine girmeyi irade etmediği şirk yollarından biriyle vaki olan düşüncelere, ondan sadır olan küfri davranışlara ve müslümanın ağzıyla söylemiş olduğu fakat manasına inanmadığı lafızlara, özellikle de bunların İslam yoluna muhalif olunduğunun bilinmemesi durumunda itibar edilmez."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder