23 Kasım 2014 Pazar

TEVHİDİN TÜRLERİ

 

TEVHİDİN TÜRLERİ
 
1 - Rububiyyet tevhidi.
2 - Uluhiyyet tevhidi.
3 - Allah’ın isim ve sıfatları tevhidi.
Allah’a iman bu üç Tevhidi de kapsamına alır.
 
1 - RUBUBİYYET TEVHİDİ:
Allah-u Teâlâ’nın bu kâinatı tek başına yarattığına, yarattıklarının sahibi olduğuna, hükmünde takipçisi olmadığına; dirilten, yaşatan ve öldüren olduğuna; bütün canlıların rızıklandırıcısı, her şeyin yöneticisi olduğuna; Allah’tan başka hiç kimsenin ve hiçbir şeyin ne kendi nefsine ne de başkasına O’nun izni ve dilemesi olmadıkça zarar ve fayda vermeyeceğine, dualara yalnızca O’nun icabet edeceğine inanmaktır. Allah’ın kaza ve kaderine inanmak da bu tevhidin kapsamına girer.
 
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
 
“Rabbiniz; gökleri ve yeri altı günde yaratan ve sonra arşa istiva eden, gündüzü durmadan kovalayan gece ile bürüyen, güneşi, ayı, yıldızları hepsini buyruğuna baş eğdirerek yaratan Allah’tır. Bilin ki; yaratma da emir de O’nun hakkıdır. Âlemlerin Rabbi olan Allah yücedir.” (A’raf: 54)
 
 “Andolsun ki onlara: “Gökleri ve yeri yaratan,  güneşi, ayı buyruğu altında tutan kimdir?” diye sorsan, şüphesiz Allah’tır derler. Öyleyse niçin (aldatılıp) döndürülüyorlar?
 
Andolsun ki onlara: “Gökten su indirip onunla ölü-münden sonra yeri dirilten kimdir?” diye sorsan, şüphesiz  “Allah’tır” derler. De ki: “Hamd Allah’a aittir.” Fakat çoğu bunu akletmezler.” (Ankebut:  61–63)
 
2 - ULUHİYYET TEVHİDİ:
Uluhiyyet tevhidi; ibadeti eşi ve benzeri olmayan Allah’a has kılmak, O’na kayıtsız şartsız itaat etmek ve boyun eğmektir. İlah; kendisine ibadet edilen demektir.

Uluhiyyet tevhidi; zahiren ve bâtinen bütün ibadetleri Allah’a has kılmaktır. Bu tevhid; hiçbir ibadeti az da olsa bir mahlûka yapmamayı gerektirir.

Uluhiyyet tevhidi, diğer iki tevhidi de içine almasına rağmen bu tevhid türleri Ulûhiyet tevhidini kapsamaz.

Rububiyyette tevhidi sağlayan kişi, bunu yapmakla Ulûhiyette de tevhidi sağlamış sayılmaz.

Aynı şekilde bu kişi, Allah’ı isim ve sıfatlarda birlemiş olsa bile yine de uluhiyyet tevhidini gerçekleştirmiş sayılmaz. Ama Uluhiyyet tevhidini sağlayan kişi, bununla birlikte her iki tevhidi de sağlamış olur. Çünkü kişi bu şekilde bütün ibadetleri yalnızca Allah’a has kılmıştır. Dolayısıyla Allah-u Teâlâ’nın bu âlemin yaratıcısı olduğunu, kemal isim ve sıfatlara sahip olduğunu kabul etmiştir.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
 
“De ki: “Ey kitap ehl-i! Ancak Allah’a kulluk etmeniz, O’na hiçbir şeyi eş koşmamak, Allah’ı bırakıp birbirimizi rab olarak benimsememek üzere bizimle sizin aranızda müşterek bir söze gelin. Eğer yüzçevirirlerse; “bizim Müslüman olduğumuza şahid olun” deyin.” (A-li İmran: 64)
 
“Allah’la beraber delili olmadığı halde Allah’a eş koşanların hesabını Rabbi görecektir. Allah kâfirleri kurtuluşa erdirmez.”  (Mü’minun: 117)

 
3-ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARININ TEVHİDİ:

Allah’ın kendini Kuran’da vasfettiği, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sahih sünnetlerinde bizlere açıkladığı üzere, bütün noksanlıklardan uzak, yani kemal sıfatlara sahip olduğuna, mahlukata benzemediğine ve bu sıfatların varlığını iptal etmeksizin inanmaktır.
Bu tevhidi sağlayabilmek için üç temel noktaya dikkat etmek gerekir.
 
a)   – Allah’ın isim ve sıfatlarını, Kuran-ı Kerim ve sahih sünnette bildirildiği şekliyle kabul etmek.
 
Bu isimleri Allah-u Teâlâ kitabında ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sahih hadislerinde bize bildirmiştir. Bunlar hem isim hem de sıfat konumundadır ve hepsi de övgü taşımaktadırlar. Bu isimler en yüce, en şerefli zata delalet ettikleri için Esma-ul Hüsna adını almışlardır. Allah'ın isimlerini Kur'an ve sünnette bildirildiği ve kastedildiği şekilde bilmek gerekir.

Ebu Hureyre radıyallau anh'den rivayet edildiğine göre: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu." demiştir:
 
"Şüphesiz Allah'ın doksan dokuz (yani) yüzden bir eksik ismi vardır. Her kim bunları ihsa ederse cennete girer."                                                        (Tirmizi)
 

Bu isim ve sıfatları artırmadan, azaltmadan, saptırmadan, sapık tevillerle tevil etmeden olduğu gibi kabul etmek gerekir.
 
Buhari’nin Şeyhi Naim İbni Hammad şöyle dedi:
“Allah’ı yarattığına benzeten kişi kâfir olur. Allah’ın kendisini ve Rasûlullah’ın Allah’ı vasfettiği şeyleri inkâr eden kişi de kâfir olmuş olur.” ([1])   
b)  – Allah’ı mahlukata benzetmemek.
 
Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor:
 
“O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O işitendir, görendir.” (Şura: 11)
 
“Hiçbir şey O’na denk değildir.” (İhlas: 4)
 
c)   – Allah’ın sıfatlarının mahiyetini araştırmamak.
 
Allah’ın sıfatlarını olduğu gibi kabul etmek, mahiyeti hakkında soru sormamak gerekir. Allah’ın sıfatları zatının mahiyetine bağlıdır. Allah’ın zatının mahiyetini insanlar idrak edemeyecekleri için bu konuda soru sormamaları gerekir.
İmam Malik, Allah’ın istivası hakkında soru sorulduğunda şöyle dedi:
“İstiva bilinen bir şeydir. Keyfiyeti ve nasıl olduğu bilinmez. Ona iman farzdır. Mahiyeti hakkında soru sormak bid'attır.” (Er Ravda en- Nediyye s: 29 )
 

 

[1] Er-Ravda en-Nediyye s:22, İthaf’il Kainat s: 6

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder