10 Şubat 2016 Çarşamba

Taklide Cevaz Verenlere Soru..

İbn Hazm rahımullah şöyle der:

“Allah, sizi -mükellef olma sebebiniz olan- akıldan mı men etti?” Halbuki Allah şöyle buyurur:

“Onlar Kur’an’ı duşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri mi kilitli?” Muhammed, 47/24.

“ey iman edenler! Siz kendinize bakın." Maide, 5/105.

“herkesin kazanacağı yalnızca kendisine aittir." En’am, 6/164

“Allah her şahsı ancak gücünün yettiği olçüde mükellef kılar." Bakara, 2/286.

Eğer gücünüz yetmeseydi Allah sizi Kur’an’ın ayetlerini anlamak ve onları düşünmekle sorumlu tutar mıydı? Eğer idrakiniz Peygamberi anlamaya yeterli olmasaydı; ne ona anlatmayı emrederdi ne de size itaati emrederdi. Ayrıca, nasıl oluyor da Allahın kelamını anlamada yetersiz kalan aklınız, Ebu Hanife’nin, Şafii’nin ve Malik’in sözlerini anlayabiliyor. Dinde aklı yetmediği için taklid ile memur olan ümmet taklid için hangi müftüyü hangi sebepten tercih edecek ve bu konuda akıl yürütmeden bunu nasıl yapacaktır.

İbn Hazm, el-İhkam, c. II, s. 848. s. 823.

“Avamın taklidine cevaz verenlere ayrıca şu soruyu sormak gerekir:

Avam kimi taklid etmelidir? “Memleketin en bilgili alimini” derlerse, şöyle deriz:

Eğer ülkede iki farklı görüşe sahip alim varsa –ki coğu zaman bu böyledir- ne yaparız? Onlardan dilediğimizin görüşünü mu alırız? Şüphesiz bu yeni bir din edinme gibi olur. Birinin helal dediği bir meseleye diğerinin haram demesi, iki ayrı din anlayışının varlığı değil midir?

Endülüs’tekilerin Malik’i, Yemenlilerin Şafii’yi, Horasanlıların Ebu Hanife’yi taklid ettiklerini dikkate alırsak, -söz konusu imamların farklı anlayışlarından hareketle- her memleketin ayrı dini olmuş olur. Bu, dinde tutarsızlık anlamına gelir. Halbuki bu Allah’ın muradına aykırıdır. O bunu şoyle ifade etmiştir:

“Hala Kur’an hakkında gereği gibi duşunmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda tutarsızlıklar olurdu.” Nisa, 4/82.

İbn Hazm şöyle der: “Sizin taklid ettiğiniz imamla başkalarının taklid ettiği imam arasındaki fark nedir? İbn Hazm, el-Muhalla, c.I, s. 18, 65.

Ya da “sizinle taklid ettiğiniz kimse arasındaki fark nedir?
İbn Hazm, el-İhkam, c. II, s. 838.

Eğer, aradaki farkın bilgi ve fazilet olduğu söylerseniz; her iki konuda da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den daha üstün olan kimse yoktur, deriz. Öte yandan, imanda ve amelde, kimin daha faziletli olduğuna dair bir kestirmede bulunmak mümkün değilken, mukallid, taklid ettiği kimsenin en faziletli kimse olduğunu nereden bilecektir? Ayrıca, Kuranın nüzulune ve Peygamberin hükümlerine bizzat şahid olmuş olan Ebu Bekir, Aişe, Ali, Ömer, Muaz ve İbn Mesud’un; Sufyan-ı Sevri, Evzai, Malik, Ebu Hanife, Ebu Yusuf, Şafi, vd. sahabeden daha alim ve daha faziletli olduğu her mumin tarafından tereddütsüz bilinen bir husustur. Öyleyse onlar varken neden mezhep imamlarını taklid ettin? “Onlardan sonra bunlar geldiği için”, derse, “bunlardan sonrakileri niçin taklid etmiyorsun? Eğer “onlardan sonra olma” bir faziletse taklid ettiklerinden sonra gelenlerin de faziletli olması gerekir. Onları neden taklid etmiyorsun?”

İbn Hazm, el-İhkam, c. II, s. 839.

İbn Kayyım rahımullah Taklitçiler hakkında şöyle der:

“Siz yarın Allah’ın hüzurunda kulların cinayetleri, nikahları, malları ve cezalarıyla ilgili mesellerde taklide dayanarak verdiğiniz hükümlerden ve Allah’ın dininde bu helaldir, bu haramdır diye verdiğiniz fetvalardan dolayı sorguya çekileceğinizi biliyorsunuz. Allah “bu fetvaları neye göre verdiniz” diye sorarsa, nasıl cevap vereceksiniz? Kiminiz, “İmam Muhammed, “Kitabu’l- Asl” adlı eserinde İmam Ebu Hanife ve İmam Ebu Yusuf’un goruşlerini rivayet etmiştir. Biz de o kitaptaki goruşlere göre fetva verdik” diyecek, kiminiz de peşinden gittiği diğer imamların eserlerine zikredecek. Böylece Allah ve Resûlûnden tabaka tabaka aşağı indiğinizi itiraf edeceksiniz. Ne var ki dinin kaynakları bellidir. Allah’ın hüzurunda bunlardan başkası delil olarak kabul edilmeyecektir.

İbn Kayyım, İ’lamu’l-Muvakkiin, s. 188

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder